Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

DEMOKRASİ VE LAİKLİK -2

Yazının Giriş Tarihi: 08.09.2020 15:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.12.2023 17:17

         Laiklik nedir?

         Laik devlet uygulaması denince ne anlıyoruz?

         Tek bir cümle içinde laikliği tarif edebilir miyiz?

         Tek cümlelik ‘detaysız’ bir laiklik tarifi; laiklik taraftarı ya da karşıtlarını tatmin edebilir mi?

         Laiklik ilkesi, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ kurallarından mıdır?

     Sorun, laikliğin tarifinden mi kaynaklanmaktadır yoksa uygulama alanlarının sınırlamasından mı?

         Ve de laiklik, dinsel özgürlük alanlarını kısıtlar mı? 

         XXX 

         Atatürk ilke ve devrimlerinin şekillendirdiği cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bazı siyası iktidar ve yandaş örgütlerce, dönem be dönem gündeme getirilen ve sosyo-politik bir soruna dönüştürülen laiklik, son dönemde AKP İktidarınca da türban ve kamusal alan sorununa dönüştürülünce… Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘’Laikliğe aykırı fiillerin odağı’’ gerekçesiyle ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması için’ Anayasa Mahkemesi’nde dava açılımına kadar gidildi.

         Şimdi, yukarıdaki soruları cevaplamaya çalışalım!

         ‘’Laiklik, kısaca ve çoğunluğun anladığı kadarıyla, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

         Laiklik, herkes için din, mezhep, düşünce ve vicdan hürriyeti demektir. Laiklik, herkesin din ve inanışlarında her türlü baskıdan uzak olarak yaşayabilmesinin yasal teminatı demektir. Demokrasiyi ve sosyal hukuk kurallarını özümlemiş olan vatandaşlar (yurttaşlar) için; Laiklik, dinsizlik değil, dinin özünün korunduğu ve yasalarla güvence altına alındığı demokratik bir uygulama sistemidir.

         Laiklik, kadın-erkek eşitliğinin mihenk taşı olduğu gibi, teminatıdır da... Çünkü laiklikte hak ihlalleri yoktur; tıpkı kutsal yasalar gibi… ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ ayrıcalığı ve zorbalığı da yoktur.

         Laiklik, demokratik devlet yönetiminin din kurallarına göre değil, toplumun güncel ihtiyaçlarına, akla, bilime, hayatın ve doğanın doğal gerçeklerine göre yürütülmesi temin ve tesis etmektir.

         Laiklik devlet, dinin kutsallığını siyasi bir propaganda aracı olarak kullanılmasına müsaade etmez ve ettirmez. M. K. Atatürk laiklik konusunda:

       -Din ve mezhep hiçbir zaman politika (siyaset) aracı olarak kullanılamaz…

       -Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz!

       -Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.

       -Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir, diyor ve:

         -Laiklik, din’in kendisini değil, din adına baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır; uzun bir evrim süreci içinde, koşulların zorlamasıyla doğmuştur. Laikliğe göre, insan yaşamında ibadetin dışında her türlü tasarruf, dini hükümlere göre değil, anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır.

         Laiklik, eğitim birliği esas alınarak, eğitimin çağdaşlaştırılması, akılcı ve bilimsel esaslara göre düzenlenmesi demektir. Çağdaş değerleri oluşturan ve insan aklı ile mantığını ön plana çıkaran ve hür düşünce ve yaşamı ve de girişimciliği her türlü baskıdan uzak tutan bir sistemdir.

         Laiklik, devletin resmi dininin bulunmaması demektir. Laik devlet, belli bir dinin kurallarını vatandaşlarına benimsetmek ve uygulamak için kurallar koymaz. Dini, zararlı bir afyon, tehlikeli bir düşman olarak da görmez. Çünkü her türlü din ve Allah inancını reddeden, ideolojisinin gereği olarak vatandaşlarına dinsizliği telkin eden devletler laik olmadıkları gibi, dine dayalı teokratik devletler de laik değildir.

         Demokrasinin vazgeçilmez ilkelerinden olan laiklik, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında, dinin siyasete alet edilmemesi için, din ile siyaset arasındaki farklılık ilişkisini de belirler.

         Laiklik ilkesine göre devlet siyaseti dini hükümlere dayandırılamaz; din ve mezhep ayrılığı güdemez, mezhepler arası nizalaşmalarda taraf tutamaz.

         Laiklik, devletçilik dışındaki diğer ilkelerin hepsinin de ön koşulları içinde yer alır: Demokrasinin ön koşuludur; çünkü laiklik olmadan gerçek bir düşünce özgürlüğü de olamaz, gerçek bir özgür seçim de. Milliyetçiliğin ön koşuludur; çünkü laiklik olmayan yerde önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu ümmettir. Devrimciliğin ön koşuludur; çünkü laikliği kabul etmemiş bir toplumda, bilimin ve çağın gereklerinin gerisinde kalmış kurumları değiştirmenin tartışması bile genellikle yapılamaz. Halkçılığın ön koşuludur; çünkü bir din devletinde halkın istekleri değil, dinsel seçkinlerin düşünceleri önemlidir.

         Bu kadarı, yukarıdaki soruların cevabı olarak beni tatmin etmedi diyenler -en azından- Atatürk’ün “Medeni Bilgiler” kitabını okumalı. Anayasamızdaki laiklik ile ilgili maddelere bakmalı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.