Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ENGELLİ ENGELSİZLER, ENGELSİZ ENGELLİLER…

Yazının Giriş Tarihi: 08.12.2020 10:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2023 08:44

   3 Aralık Dünya Engelliler Günüdür:

        Engelli kişi, yaşlı da genç de, kadın da kız ve de erkek çocuk da olabilir… İster doğumdan, ister yaşam zorluklarında; kazalardan belalardan ve değişik türden hastalıklardan ötürü de engelli oluna bilinir… Belki en gerekli organ ve uzuvlarınızı kaybetmiş; elsiz, ayaksız ya da kolsuz, bacaksız olabilirsiniz; iki kulağınız da işitmez ya da iki gözünüz de görmüyor olabilir…

          Boydan boydak, cüce de olabilirsiniz; bedensel ağırlığınızın yarısı kadar bir kambur da taşıyor olabilirsiniz!

          Konuşma özürlü, kekeme de olabilirsiniz ya da çarpık-çurpuk, uyumsuz bir fiziki yapınız da olabilir!

          Özürlü ya da engelli olmak…

          Bu ne ayıptır, ne bir aşağılanma halidir, ne de utanılacak bir görüntüdür.

          Bu yalnızca ve yalnızca uzuvlarından-organlarından birinden veya birkaçından noksan ve ya eksik olmaktır… Ki, geçici de olsa, kalıcı da, kişinin aşağılanması, bir işe yaramaz addedilmesi, çevresinden ve toplumdan dışlanması anlamına gelmez… Ve de gelmemelidir de.

          Uzuv noksanlıklarının, eksikliklerinin biri ya da birkaçı bir insanda bulunsa dahi bu durum hiçbir kimse ve kurum tarafından o engelliyi insan sıfatından çıkaramaz ve de evrensel insan haklarından mahrum bırakılamaz.

xxx

          Kördür, ama gönül gözü açıktır…

          Alfabesini parmakları ile okur…

          Aksaktır, topaldır, ama bir amaç doğrultusunda birçok engelsizden daha ziyade dik duruş ve kararlı yürüyüş sergileyebilir…

          Sağırdır, ama jest ve mimiklerle ne söylendiğini, ne yapılmak istendiğini birçok duyan kulaktan daha iyi anlatabilir…

          Elsizdir, ama ayak parmaklarını el gibi kullanır; resim de yapar, yazı da yazar.

          O engellidir, ama futbol da oynar, basketbol da…

          Kışın karlı alanlarda kayak da yapar, her mevsim doğada da, yüzme havuzlarında da yüzer…

          Tüm normal insanlar gibi nafakasının peşinde de koşturur, yuva da kurar, ebeveynlik de yapar.

          Senin gibi, Onun gibi ve benim gibi akıl, fikir de yürütür ve mantık da…

          Yeter ki tek bir uzuvları işlerlik sağlasın, ona güvenerek sosyal aktivitelerde de bulunurlar, çevresel ve doğasal sorunlara duyarlılık gösterirler… Yani olar da, insan gibi yaşamak, engelsiz insanlar gibi her türlü çabayı gösterirler ve de toplumsal sorumluluk bilinci taşırlar…

          Onlar fizyobiyolojik engellilerdir, ama yaşam arenasında engel tanımazlar…

          Zordan, zorluktan yılmazlar; “bedensel eksikliğim, noksanlığım var; ben bu işin üstesinden gelemem!” deyip, acizlik göstermezler… Ve belki, odur ki –çevrelerinden, yakınlarından- biraz yardım ve destek bekleyebilirler…

          Aslında beklentileri de öyle yüklü ve masraflı şeyler değildir… Toplum içinde birarada yaşamanın icaplarına uygun yapılaşmaya ve dayanışmaya yönelik olan isteklerdir, bu beklentiler ve de rahatça hareket edebilecekleri alanlar oluşturulsun isterler…

          Ve isterler ki -özürlü ve engelli yurttaşlar olarak)-kendilerine yönelik hizmetler bazında eğitim verilsin, istihdam yaratılsın, tıbbi bakım ve iyileştirme merkezleri yaygınlaştırılsın, sosyal güvenlikleri sağlansın, ulaşım sektörünün her biriminde onlar için düzenlemeler yapılsın, eğitim ve kamusal kurum alanlarında onları rahatlatacak araç-gereç ve donanımlar kurulsun…

xxx

Birçok tespit ve görüşlere göre özürlüler için olumlu manada neler yapabilir ve otarıcı türden iyileştirmek için:
   1. Özürlülüğe sebep olan nedenler analiz edilmeli, bunlardan özürlülüğü önlemede en etkili olanlar özürlülüğü önleme programında en başa alınmalıdır.
   2. Anne adaylarının temel sağlık hizmetlerinden çok iyi bir biçimde ve çok erken dönemde yararlanması sağlanmalıdır.
   3. Anne adaylarının özürlülük nedeniyle özürlü çocuğa neden olabilecek çevre faktörleri konularında eğitilmesi sağlanmalı.
   4. Özürlülüğün erken tanınması için tarama programları geliştirilmeli, üniversiteler yeni doğan ünitelerinde özrün doğru değerlendirilmesi için disiplinler arası bir ekip kurmalı, tanı ve yönlendirilme birimleri açılmalıdır.
   5. Bu birimlerde tanılanan özürlülerin kaydının tutularak gerçek rakamların ve hizmet götürülecek grubun saptanması…
   6. Özürlülük konusunda ihtiyaç duyulan mesleki insan gücünün nitelik ve nicelik yönünden yeterli düzeyde yetiştirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalı.
   7. Özre özgü eğitim ortamının fiziki yönden, araç – gereç ve donanım açısından düzenlenmeli.
   8. Mesleki eğitim modelleri oluşturularak özürlülerin üretme, aktif katılımları sağlanmalı.
   9. Özürlü çocuklara verilecek eğitim hizmetlerinin de tanılamadan hemen sonra başlayıp iş eğitimine kadar sistemli, sürekli bir şekilde ele alınıp programlanması, yaygınlaştırılması ve hizmetin iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda her özürlü çocuğa en az sınırlayıcı ortamda eğitim olanakları verilmesini de gerekli kılmaktadır.
   10. Özürlü çocukların diğer çocuklar kadar gözetilmesi ve hizmet sınırlılıklarının aşılmasında önemle vurgulanan gönüllü kuruluşlarla ilgili öneriler;
   11. Kurulan gönüllü kuruluşların özürlü çocuk ya da özürlüler ve ailelerine hizmet vermeleri yönünde yönlendirilmeleri yapılmalıdır.
   12. Devlet gözetiminde özürlü çocuğa doğrudan eğitim, sağlık ve mesleki eğitim sağlayan gönüllü kuruluşların çabaları desteklenmelidir.
   13. Boş zaman değerlendirme ve spor tesislerinde düzenleme ve değişikliklere gidilmelidir.
   14. Özürlü çocukların yaşam ve eğitimini sürdürmeleri için gerekli olan araçların temininde kolaylıklar sağlanmalıdır.
   15. Özürlülere karşı toplumun duyarlılığının artırılması yönünde çalışmalar hızla sürdürülmelidir.

xxx

Bir engellinin fizyobiyolojik eksiklik ve noksanlığından dolayı alaya alınması: aşağılayıcı türden onu küçük düşürmek; insanlık ayıplarından biridir…

Engellilerin uzuv ve organ noksanlıkları lakap düzeyinde alaya alınması -komikliğin ötesinde- bir aşağılamadır ki medeni bir insana yakışmaz ve yakıştırılamaz…

Bu engellilerin içerisinde -çok kez alaya alınan- kadınlar ve kızlar da vardır. Kimi kaşsız kirpiksiz, kimi kel, kimi kör, kimi şaşı olabilir… Normal bir insan, kel bir bayanın peruğuna gülmez; burnunun patlıcan gibi burun yapısına da, göz çukurlarının kuyuya benzemesine de gülmez ve alaya almaz…

Kiminin bir ya da iki bacağının, kiminin kolunun çarpıklığını asla alay konusu edilemez; normal insan toplumlarında…

Öyle insanlarımız vardır ki tek başına tuvalet ihtiyacını bile yapamaz… Bu tür eksiklik ve noksanlıklar ne suçtur, ne ayıptır ve ne de alan konusu olamaz…

Kiminin yüzünü kıllar ya da benler kaplamış olabilir… Aşırı derecede kekeme olabilir; kimi de Ahraz (sağır) da olabilirler…

Ve ne kadar engellemeye çalışsanız da -maalesef ki- çoktan da çok engellinin aşağılayıcı ve küçük düşürücü lakapları vardır…

Sorduğu kişinin adını söyleyeceğine; “Kör âli yine bastonu ile kaç kişiye çarptı, kaç şey devirdi? Mahallenin sağırı kaç çeşit dedikodu anlattı? Mamonun delisini yine akıllılar mı huylandırdı? Topal Ahmet sürünerek mi gitti, biri mi götürdü? Çarpık bacaklı Hüseyin yine masaya çarpıp üstündekileri devirdi mi? Sarsak Mamet yine nohut dürümünün yarısını yere döktü mü? Sakar Osman gene ne devirdi? Kekeç Hilmi yine size kekeleyerek fıkra anlattı mı güldürdü mü? Zengin zeki ağzının burnunun çarpıklığı ile yine sizi iğrendirdi mi? Kıçı kırık hoca sadaka için mahalleyi kaç kez turladı?” sözleri -eminim ki- sizlere hiç mi hiç yabancı gelmeyen cümlecikler olarak; eminim ki kiminizi üzmekten, kiminizi de çokça güldürmüştür…

Oysa ben “gülünecek bir komiklik bulamadım” dersem, inanır mısınız?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.