Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

GAZETECİLİK ve DÜRÜSTLÜK ZOR ZANAATTIR!

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2020 11:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2023 00:26

Yerel gazetelerde ve görsel basında haber muhabirliği, kameramanlık ve de dizgi ve köşe yazarlığı yapmak zor ve meşakkatli bir iştir; çalışanlar açısından.

Hoş!

Günlük gazete çıkaranların çabalarını ve alınlarındaki terin yoğunluğunu siz okurlar tahmin bile edemezsiniz; bir gününüzü onlarla geçirince anlarsınız; yayın/basın mensuplarının ne kadar zor bir meslek icra ettiklerini görürsünüz… Bu zorluk haber muhabirleri için de öyledir, patron için de…

Hele bir de yaşadığınız yerleşim biriminin nüfusu gün be gün artıyor ve ona göre de yapısal sorunlarımız da bir o kadar katlanıyor; sosyal istekler ve kurumlar, kuruluşlar konusunda…

Gaziantep İlimiz kendi kendini gelişmiş ve büyük şehir olmayı yıllar öncesinde payelendirmiştir.

Son yıllarda Gaziantep ilimizde sosyoekonomik, sosyopolitik, sosyokültürel, hukuksal, eğitsel ve güvenlik konularında ihtiyaç duyulan birçok -hizmet içerikli- birim/ünite, kurum ve kuruluş yaşama geçirilmiştir… Gerek turizmde, gerekse sanayi ve zirai mamul üretimde eksik ve noksanlığımız yok gibidir! İthalat ve ihracatta ve birçok sanayi kolları konusunda öncü lokomotif konumundayız… Gün geçmiyor ki İlimizde yeni bir teknolojinin fitili ateşlenmemiş olsun…

Gerek konutlaşma da, gerek sektörel temelde, gerek eğitim ve öğretim kurumlarında ve de sağlık kuruluşları sayısında olabildiğince kalkınmışlık örnekleriyle, ilimiz Gaziantep -ibreti âlem- kalkınmışlık seviyesini bana göre azdan çoğa- yakalamıştır…

xxx

Sizler şu gün için sosyoekonomik manada yapılanları beğenir ya da beğenmezsiniz, yararlı bulur ya da bulmazsınız; “muhalif Hamdullah Efendi” gibi en ufak bir noksanı gördüğünüzde “dediğim dedik, çaldığım düdük” deyip feryat fiğan naraları atar ve acımasızca eleştirip yerden yere vurursunuz…

Ve topa çapsız/antrenmansız yerel ve ulusal basın mensupları girer… Olmayan kaleye gol üstüne gol atarlar…

Ve devleti de konuya muhalif eder; “İsraf” derler… “Millettin parasına yazık değil mi?” derler… “Bütçe bu yüzden açık veriyor!”derler…

Taa ki, iktidardaki partinin tek adamı, Milletin Cumhurbaşkanı; “Çok iyi olmuş! Bu ülkemiz için büyük bir hizmettir… “ deyince, yandaş anında plağın tersini çevirir ve “İlk takdir eden biz olduk” diye ekranlarında ve de gazetelerinin manşetlerinde en elzem ve en yararlı hizmet haberi olarak duyurur ve gösterirler…

xxx

Güdümlü yayın basın mensupları yanardöner’e benzerler…

Yağmur nereye yağıyorsa, şemsiyeyi orada açarlar…

Ülke gerçeklerine çıkarları doğrultusunda yaklaşırlar…

Yazılı ve de görsel haber ve yorum anlayışları ibretlik değil kazanç getirisine endekslidir…

Özellikle de siyasi iktidar gücünü arkasında hissetmedikleri hiçbir konuya gazete ve ekranlarında yer vermezler… Yayın/basın kuruluşları onlar için ticari bir kazanç kapısıdır… Ballı kaymaklı değilse, ölenin haberine yer bile vermezler…

Anayasal çerçevenin dışına çıkmayı umursamazlar… Çünkü arkalarında iktidar desteğinin olduğunu bilirler… Gerçek yayın basın mensuplarına da her vesilede “sınırı aşmak yok!” gözdağını verirler… Gün olup devran değiştiğinde de keskin bir U dönüşü ile de şerit değiştiriyormuş gibi -yayın basın- taktiklerini değiştirirler… Bir zamanlar “Tüüü kaka” addettiklerini başlarına taç ederlerdi…

Bir kısmı ise kendilerine dönük tepkiye benzer bir tavır karşısında susmak zorunda kalıyorlardı…

Yanisi ve özcesi “Yayın/Basın Meydanı” iktidar borazancılarının insafına kalmışsa; doğrularla yalanları birbirinden ayırmak zordan da zor bir bulmacaya dönüşmüşse, halkın doğru bilgilenme aracı bitmiştir…

Ve bu iktidar yanlısı basın mensupları ister istemez “basın/yayın ahlak yasasını sürekli çiğneyerek, diledikleri gibi at oynatıp paraya para demez olurlar… Sanayicilik de yaparlar, inşaatçılık da, imalatçılık da, emlakçilik de, ulaşımcılık da vb de yaparlar; taa ki destekledikleri iktidar partisi ömrünü tüketene kadar…

Doğrular, gerçekler umurlarında bile olmaz…

Birçok kişi tanırım ki Corona virüsü ile covid-19 belasını bile keyiflerine göre kâh öldürüp, kâh süründürürler…

Tabii ki - bir dünyada olduğu gibi bizde de- tüm ülke sathında var olan ama varlığı görünmeyen bir Çin virüsü ile savaşıyoruz… Can kaybımız sayısal olarak arttıkça artıyor… Ne yasak dinliyoruz, ne maske, ne mesafe, ne de sağlık bilgisi ne de açıklanan -zorunlu- önlemlere riayet ediyoruz… Ama bizim yalaka basına göre ölü sayımızın doğru rakamını bir türlü bilemiyoruz…

Aşımız da, güvenliğimiz de Allah’a havale… Ne corona aşısı üretebiliyoruz ne de yıllardan bu yana bir grip aşısı…

Doğru bilgi deseniz, o da yok…

Yazılı ve görsel basın haberlerinin başını Corona Virüs ile azılısı Covid-19 çekiyor…

Sokağa çıkma yasaklarımız var… Yasakların cezası para türünden… Boşalan devlet hazinesi bu para cezaları ile dolacak gibi!

Virüs’ün seyri ve ölü sayısında bile saydam değiliz…

Ekonomimiz yokuş aşağı, freni patlamış kamyon gibi gidiyor…

Sanayimiz kırık düzen…

Teknolojide % 95 dışa mahkûmuz…

“Ülkemizin güvenlik ve savunma kuruluşları Araplara satılmada ama Araplardan gelen paralarla da onlardan daha mükemmel silahlar yaparız…” diyor, iktidar yanlısı yayın/basın mensubu arkadaşım…

Tarım ve hayvancılık can çekişiyor…

İşsizlik almış basını gidiyor…

Asgari ücret, dört nüfuslu bir ailenin yalnızca karın tokluğuna bile yetmiyor…

En fazla üç beş ay içinde -standarda bağlanmış gibi- elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, suya zam geliyor…

Paramız pula döndü dönecek; satın alma gücü küçüldükçe küçüldü…

Dış ticaret açığımız yüzde 155 arttı…

Küçük ve orta esnaf -battı batacak- devletten ve odalarından destek istiyor…

Eğitim kurumlarımız bu gidişle eğitimsiz boş kurumlara dönüşecek… İnternetli sistem, derde derman olur mu?

Her gün her şeye zam…

Asgari ücret sadaka seviyesinde…

Yanlı basın doğruları yazmak ve söylemek hususunda -çoktan da çok- temkinli…

İflas eden küçük esnaf sayısı olabildiğince artıyor… İşçiler issiz… Küçük işletmeciler; kahvehaneler, çay ocakları, lokantalar, kebapçılar, çorbacılar, bakkallar/manavlar vb… Berberler, kuaförler, hamamlar, mağazalar ve daha niceleri eve ekmek götürmemenin sıkıntısında…

İktidar yanlısı gazeteci arkadaşım sanki bana ken ediyormuş gibi:

“Millette para yoksa dün elli bin ila yüz bin liraya alıcı bulamayan gecekondu evleri şu gün için 250 ila 350 bin liraya burun kıvırıyorlar… Hâlâ iki evden birinde iki ila üç otomobil var. Nerede bu yoksulluk” diyor…

xxx

Doğru haber ve konu sıkıntısı çekersiniz, iyi bir okur ve duyarlı bir yurttaş olarak; corona virüsten ve ülke ekonomisinin artısından eksisine kadar…

Gözü kapalı manada çözümsüzlükler ve çözüm arayışları gün be gün çoğalır… Haberin de, sözün de gerçekliği ile yalanı birbirine karışır…

Böylesi günlerde, bir yayın organı olarak haftada bir gün çıksanız da, bir köşede yazsanız da tıkanırsınız…

Doğru bilgilendirme ve yorum zafiyeti geçirirsiniz…

Üstelik bulunduğunuz yerleşim biriminin can alıcı gereksinmelerine ve sorunlarına dair kamudan (okurlardan) yeterince destekte gelmez; doğru duyumlar da...

Yani okuyucu, yaşadığı bölgenin sorunları ve ihtiyaçlarını konusunda dedikodu, lafazanlık ve kör eleştiri haricinde, ciddi bir şekilde duyarlılık göstermez, gösteremez...

Eksikliğini ve noksanlığını gördüğü yeni proje ve yapılanmalar hususunda bilgisini ve alternatifini size ulaştırmaz…

Artık, Onu ilgilendiren tek şey, hayatta kalma mücadelesidir; adli vakalar ve onun damağına verdiği acı lezzettir…

Yanlı da olsa yansız da…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.