Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İFTARLIK NİYETİNE…

Yazının Giriş Tarihi: 13.04.2021 13:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2023 09:40

-Nizip’e Özgü Ramazan Anekdotları-

Ramazan ayındayız, ramazan ayına oruç ayı da denir…

Bu vesile ile -en azından- inandığınız ve mensubu olduğunuz dinin kutsal kitabını anladığınız dilden okuyunuz ve “ne helal ne haram, ne doğru ne yanlış” türünden öğreniniz. Dini yükümlülüklerin nedir, nelerdir? Sevap nedir, günah ne! Dini inançlar konusunda kafanıza takılan sorularının cevabı için bizim köyün hocası, bizim caminin imamı ile yetinmeyin…

Örnek olarak:

Bakara suresinin 183/184’üncü ayetlerin orijinalinde, Allah: “Ayın muhteşem halini gördüğünüzde günün sayısı kadar oruç tutunuz” der.

Şair Hasan Hüseyin de bir şiirinde, Ayın muhteşem haline bakıp; “Aya bak, aya bak! Ay sanki bir tabak!” cümlesiyle bu görüntüyü özetler. Ve Ramazan ayının başlangıcındaki tabak gibi ay görüntüsü kimi yıllar 4, kimi yıllar 5, kimi yıllar da 6 güne tekabül eder… Yani, surelerin hiçbir ayetinde “bir ay boyunca oruç tutun” ifadesi yoktur. Ama 1 ay tutuluyor. Ulemalara göre günahı yoktur ama sevabı çoktur…

Hz. Ömer dönemine kadar İslam da “Teravih Namazıdiye bir namaz yoktur. İslamın Peygamberi Hz. Muhammet bile teravih namazı adında bir namaz kılmamıştır. Ama zamanla tüm İslam âleminde kılınmaya başlanmıştır. İslam dininin hoşgörüsü çerçevesinde, Ramazan Oruçlarını tutanlara ve teravih namazlarını kılanlara da saygı duyulmalıdır…

xxx

Ramazan Ayı yok yoksullar için bir nevi yardımlaşma ve dayanışma ayıdır… Varsıl olan zenginler ve orta halliler fitre ve zekâtlarını en yakınlarında olan yoksul ve muhtaçlara verirler…

Zekât, yalnızca İslam dinine özgü değildir.

Özellikle Zekât, Yahudilikte de, Hıristiyanlıkta da “Fakir Hakkı” olarak bilinir ve uygulanır…

Fitre ve zekâtlar, fakir ve muhtaçlara verilirken “donanmanın bayrağı” gibi cümle âleme gösterilmez… Fitreye ve zekâta muhtaç olan yoksullar, öksüz ve yetim olanlar -asla- küçük düşürülmezler; sadaka da, fitre de, zekât da yardım ve dayanışma çerçevesinde “bir elin verdiğini, bir diğer el görmesiz” verilir…

İki örnek:

1- Şimdi ben desem ki, son yıllar da birkaç Ramazan ayı gününde Nizip Belediyesi hoparlöründen; “falanca kişi ikindi namazından sonra fitre ve zekâtını belediye zabıta kulübesi önünde dağıtılacaktır, duyduk duymadık demeyiniz” anonsuna da şahit olmuştu çoktan da çok Nizipliler…

2- Rahmetli Hacı Mithat Uygur ve mahdumları Ahmet (rahmetli oldu; Allah ondan binlerce kez razı olsun ve oluyordur da) ve Avni; üç beş ton gıda maddesini içi görünmesin diye siyah poşetlere korlar; poşetlerde ikişer üçer kilogramlık pirinç, toz şeker, çay, iki litrelik zeytinyağı vs’ler... Tonlarca gıda maddesi yazıhanenin ambarına konulur… Özellikle öğlen ve ikindi namazından çıkan cemaatin dağılması beklenir… Cami ile dükkânlarının arası elli adım yoktur… Cemaatin içindeki yoksul ve muhtaç kişiler, Ahmet efendi, Hasan efendi, Osman efendi, Zeki efendi, Ali efendi diye; “hele buyurun, bir çayımızı için” denilir ve kimse küçük düşürülmeksizin -fukaranın hakkı olarak- kimine bir, kimine iki poşet olarak verilir… Kimilerine de hem poşet hem de çocuklarına bayram haçlığı olarak bir zarfın içinde para da verilir. Ne yoksul küçük düşürülür ne de onlar fitre ve zekâtlarını verirlerken elleri titrer… İş yerlerimiz bitişik olduğundan ben çok kez bu uygulamaya şahit olmuşumdur ve her seferinde de, “fitre ve zekât böyle verilmelidir” derim.

xxx

Oruçlulara biraz tebessüm iyi gelir…

1-Sahurluk yemiyek de essahtan mı dinsiz olak

Arkadaşımız, akrabamız Abbas Erol, babası Kahveci Abbas (oğuz) emminin bir ramazan sahurunda annesi ile yaptığı bir diyalogu anlatıyor biz arkadaş grubuna:

“Annem bizi her ramazanda olduğu gibi Sahurluklarımızı hazırlarken bir yandan da babamı, beni ve kardeşlerimizi sahura kaldırır… Babam ve biz çocuklar elimizi yüzümüzü yıkayıp sofraya oturduk. Annem sahurluk sofrasını düzerken dönüp babama bakarak; ‘Bey! Sahurluğumuz da azmış! Ben ve çocuklara yetmez… Sen nasıl olsa oruç tutmuyorsun, çayını iç de kalk, yat…’ deyince babam ne dedi biliyor musunuz?”

Bre hanım, sahurluk yimiyek de essahtan mı kâfir olak!” dedi.

Erol bana bakarak, “Kemal sen bilirsin, babam, ‘sahurluk da yimiyek de essahtan mı gâvur (kâfir) olak’ deyince ne demek istemiştir… Hele bir düşün de söyle!” deyince:

“Abbas emmi saf, temiz ve dürüst insandır, muhakkak bir din adamından ‘sahura kalkmak ve sahurluk yemek bile sevaptır’ sözünü duymuş ve aklına gelmiş, onu uyguluyordur” dedim.

xxx

2- Sanki üç beş günden buyana oruç tutuyormuşuz gibi

Bin sahte sofuya bedel İsmail Nizipli (Allah rahmet eylesin) ile ben, lise yıllarındayız, ilk gün Ramazan orucunu yerken gazoz hane de babası İsmail Amcaya yakalanıyoruz.

Babamın yerli mahsulât alım satım dükkânındayım, saat 10 civarı. Yazıhanenin telefonu çalınca ahizeyi ben kaldırdım, “alo” dedim. Arayan -dört samimi arkadaşımdan biri olan- İsmail’di. “Çay demledim, küncülü ramazan kahkesi (simiti) de var, gel” deyince babama, “İsmail aradı bir sorunu varmış, hele bir gidip bakayım” deyince, “hayırdır, git bak” dedi.

Gittim. İsmail ile kahkelerimi yiyip çaylarımızı içerken İsmail’in babası İsmail amca selam vererek içeri girdi, “nasılsın kemal bey oğlum” derken masadaki çaydanlığı ve simitleri görünce:

“Oruç tutmuyor musunuz ne?” deyince, İsmail de:

“Derslerden çok bunaldık baba ilk kez, bes (tek ya da yalnızca) bugün yiyoruz” deyince İsmail amca özellikle oğlu İsmail’e bakarak:

“Oğlum zaten bugün ramazanın birici günü” deyip kendi de güldü, bizi de güldürdü…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.