Son zamanlarda kaçak yapıların alım-satımları ile ilgili çok sayıda şikayet aldıklarını belirten İMO Şube Başkanı Güçyetmez, vatandaşların herhangi bir mağduriyet yaşamamaları için satın aldıkları konutların imar durumlarını ilgili belediye ve kuruluşlardan araştırmalarını istedi. Güçyetmez, "Mesela, tapuda arsa olarak gözüken bir alanın üzerine fiili olarak 4 kat çıkılmış. Yani kaçak olarak 4 daire yapılmış. Resmiyette gözükmeyen bu daireler satılıyor. Vatandaş konut alıyor ama kendisine arsadan pay veriliyor. Yani o arsa üzerinde 4 daire varsa kendisine arsanın 1/4'ü oranında tapu veriliyor. Herhangi bir mağduriyet yaşamaması için bu gibi durumlarda dikkat etmek gerek. Resmi kurumların da bu tür satışlara onay vermemesi hem mağduriyetlerin hem de kaçak yapılaşmanın önüne geçecektir" dedi.
YETERSİZ ALTYAPI VE KAÇAK YAPI STOKU RİSK OLUŞTURUYOR
Ülkemizdeki yapı stokunun önemli bir kısmının sağlıksız, yasadışı, ruhsatsız ya da yalnızca inşaat ruhsatı olan, oturma izni için gerekli olan proje gerekleri dışında kaçak unsurlar taşıyan bir niteliğe sahip olduğu ifade eden Başkan Güçyetmez, "Kentlerimiz, yetersiz altyapıları ve kaçak yapı stokları ile büyük riskler oluşturmaktadırlar. Yerleşme ve kentleşme politikaları kentlerimize hızlı göç sürecinin yaşandığı yıllardan bu yana, kapsamlı-bütüncül ve şehirciliği-planlamayı odağına koyan bir kentleşme politikası oluşturulup uygulanamadığından, bugün bir çok kent ve kent parçası önemli sorun ve açmazlarla yüklü bir nitelik taşır hale gelmiştir. Böylesi bir kentleşme politikası eksikliği, bir boyutuyla kente ve kent mekanına bakış açısıyla ilgili sorunlar taşımakta, diğer boyutuyla da kentleşme ve planlama politikalarının uygulanmasında büyük önem taşıyan belediyelere ait sorun ve yetersizlikleri beraberinde getirmektedir" diye konuştu.
AFLAR, KAÇAK YAPILAŞMAYI ÖZENDİRİYOR
Başkan Güçyetmez şöyle devam etti: "Kent mekanına rant elde etmenin bir aracı olarak yaklaşılması, piyasanın kısa vadeli özel çıkarlarına hizmet edecek bir kentleşme modeli uygulanması; kamu arazilerinin ve genel hizmet alanlarının elden çıkarılmasını, af süreçleriyle birlikte kaçak yapılaşmanın özendirilmesini, kaçak yapılaşmış alanların dönüşümünde de yeni niteliksiz ve riskli yapılar yaratılmasını ve afet açısından riskli yerleşmelerin oluşmasını desteklemiştir. Bu afet risklerini göz ardı etmesi yanında, kentsel sorunları da içinden çıkılmaz hale getiren rant eksenli kentleşme politikası, doğal ve kültürel mirasın önemli ölçüde kaybedilmesine yol açmış, değerli tarım alanları, orman, su havzaları, sel yatakları, dolgu ve kıyı alanları, zemin durumundan sakıncalı alanların yapılaşma baskısı altında kalmasına neden olmuştur.
SAĞLIKSIZ, NİTELİKSİZ VE GÜVENSİZ
Toplumun yararına hizmet eden, bölgesel gelişmelerin dengeli gerçekleşmesini sağlayan, yaşam kalitesini arttıran, korunması gerekli alanları bu yönden güvence altına alan kararlar getiren, afet zararlarını azaltan, kaçak yapıların ve gecekonduların oluşumunu engelleyen, oluşmuş olanların sağlıklı ve nitelikli dönüşümünü sağlayarak uzun vadeli kalıcı çözümler getiren fiziksel planlamaya gerekli önem verilmemiş, planlama reddedilmiştir. Bu sürecin en temel sorunu ve sonucu olarak; sağlıksız, niteliksiz ve güvenliksiz yapılara yönelik imar afları getirilmiş, ıslah imar planları ile ranta yönelik yoğun yapılaşmaya yol açılmıştır.
TOPLUMSAL HASTALIK HALİNE GELDİ
Bireysel bir davranış biçimi olmaktan çıkıp toplumsal bir hastalık haline gelen kaçak yapılaşma sorununu aşabilmek için öncelikle kamu bilinci düzeyinin yükseltilmesi gerektiği açıktır. İmar ve planlama sürecinden beklenenlerin, rant elde etmek bağlamına oturduğu bir yapıda, sermayenin ikincil dolaşımı olarak ifade edilen emlak pazarı, kentteki rant ve spekülasyon süreçlerinin tetikleyicisi olmaktan kurtulamayacaktır."