Hasan Kalyoncu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Keser, TSK'nın ÖSO birlikleri ile 6 gündür yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'nın, tüm aşamaları ile harp tarihine girecek ilkleri barındırdığını ifade etti. Keser, "Harekatın planlama aşamasından itibaren bütün milli güç unsurlarının bu olay için oldukça önemli bir planlamadan geçirildiğini görüyoruz. Yani hem siyasi güç, hem ekonomik güç, hem askeri güç, hem de diplomatik güç anlamında harekat öncesinde iyi planlama yapıldığını, alt yapının sağlamlaştırıldığını görüyoruz. Askeri anlamda da iyi bir stratejik yığınaklama ve planlamadan sonra harekatın başlatıldığını görüyoruz. Burada önemli olan harp tarihi açısından ileride yerini alacak" dedi.
Harekat ile birlikte konvansiyonel harbin asimetrik ve gayri nizami harbin birlikte yürütüldüğünü de vurgulayan Keser, "Aslında post modern dönemin en önemli özeliklerinden bir tanesi malum her şeyin belirliliklerini kaybetmesi, siyahın ve beyazın kaybolup, gri haline geldiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu harbin de doğal olarak karakterini değiştirmiştir. Eskinin sadece konvansiyonel olan harpleri zamanla asimetrik harbe dönüşmüş ve gücüyle mütenasip olmayan küçük terör örgütü grupların büyük güçler üzerinde konvansiyonel harp, asimetrik harp ve gayri nizami harple aynı zamanda konvansiyonel harbin unsuru olan zırhlı birlikler, ağır hava unsurları, jetler gibi unsurların beraber kullanıldığını görüyoruz" diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Keser, "Harekatın daha ilk gününde 72 uçakla aynı anda küçük bir bölgede taarruz edebildiğini görüyoruz. Bugün 72 uçakla tören geçişi yapabilecek ülke bile sınırlıdır. Dolayısıyla 72 savaş uçağıyla aynı anda harekat icra etmek ve harekat icra edilirken yer unsurlarıyla birlikte bunu koordineli bir şekilde yürütebilmek iyi bir planlama gerektirir" ifadelerini kullandı.
MATRUŞKA ŞEKLİNDE ÇATIŞMALAR
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Keser, harekatta melez savaşın görüldüğünü, bunun da matruşka gibi bir şekilde sahaya yansıdığını anlatarak, "Burada Amerika’nın başlatmış olduğu vekalet savaşının almış olduğu melez bir savaş var. Melez savaşın içerisinde de matruşka şeklinde katman katman alt çatışmaların olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla burada vekil olarak kullanılan terör örgütleri küresel güçler tarafından yeniden şekillendirilmesi anlamında Türkiye’nin tüm ikazlarına rağmen silahlanma ve silahlandırılma aşamasının sonlandırılmaması bu harekatın başlamasına neden olmuştur. Türkiye orada Fırat Kalkanı Harekatında olduğu gibi hem kendi ülkesinin hem de yakın olan bölgelerin güvenliğini ve barışı yeniden tesis etmek için girmiştir. Sonuçta hem Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) veya yeni ismiyle ve onun destekleyen bizim gayri nizami halk unsurlarımız, özel kuvvetlerimiz, hem komando birlikleri, hem tank birlikleri ve mekanize piyade birliklerinin ortak olarak beraber kullanıldığı bir harekat görüyoruz. Harekatın devamı içerisinde milli teknoloji ile geliştirilen silahların da büyük bir başarıyla ve etkin bir şekilde kullanılmakta olduğunu görüyoruz. Gerek atak helikopterleri gerek bizim Milli Sakarya, Kasırga, Yıldırım gibi çok yönlü çok namlulu roket sistemlerimiz, yine uzaktan hedef tespit cihazlarımız ve sistemlerimiz hep beraber büyük bir entegrasyon içerisinde başarıyla kullanılmaktadır" dedi.
"TERÖRİSTLER SİVİLLERİN ARASINA KARIŞACAK"
Keser, önümüzdeki süreçte teröristlerin sivillerin arasına karışabileceğini de hatırlatarak, "Özelikle ilerleyen aşamalarda Afrin bölgesinin çevrilmesi ve kontrolü gündeme geldiğinde, yaklaşık 170 bin kişinin yaşadığı meskun mahalden söz ediyoruz. Dolayısıyla bu noktada özelikle sivil unsurların teröristlerden ayırt edilmesinde karşılaşılabilecek güçlükler arasında gündeme gelecek. Bu noktada sabır çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkacak. Dolayısıyla şehrin bütün giriş ve çıkış noktalarının kontrol altına alınması, aşamasından itibaren de sabırla buradaki terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesi için meskun mahal muharebesine yönelik faaliyetler uygulanacak. Bu sırada özelikle yurt içinde geri bölge güvenliği ve harekat bölgesinde de yine kontrol altına alınan bölgelerin güvenliğinin sağlanması ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü harekatın süresi uzadıkça ve kontrol altına alınan saha genişledikçe daha çok birliğe ihtiyaç olacak ve yeni birliklerin girmesi, yorulan birliklerin yerinde değiştirilmesi, zinde olan birliklerin tekrar muharebeye konulması ve lojistik desteğinin devam ettirilmesi önem arz eden planlama faaliyetlerini beraberinde getiriyor" diye konuştu.