Zihninin karanlık odalarına ışık tutanım ben.. O karanlık odada korkuların var, kaygıların, sevmediğin yanların var yüzleşmekten kaçtığın, acıların, mabetlerin, kimseye gösteremediklerin, çocukluğun var, yalnızlığın var, derinliğin ve gerçekliğin..
Kapının önündeyim içerisi zifiri karanlık, adımlarım gayet temkinli ve yavaş yavaş ilerliyorum.. Hafifçe aralıyorum kapıyı, inan ben de tedirginim.. O yükü kaldırabilir misin, seni tutabilir miyim diye ? Usul usul ilerliyorum.. Kapıyı araladıkça yavaş yavaş ışık huzmeleri doluyor içeri.. O karanlık odada seni görüyorum, çocukluğunu-ergenliğini.. Odanın en kuytu köşesine oturmuş başını dizlerine koymuş gözlerini açmış korku ile bakıyorsun, fark edilmek istemezcesine.. Bilinmezden ne geliyor’un tedirginliği sarmış benliğini..
Şefkatle yaklaşıyorum sana, usulca “korkma benden” diyorum. Ellerimle hafifçe başını okşuyorum, Sessizce yalnızca bakıyorsun bana uzun uzun.. Yanına oturuyorum ;“ ne oldu, neden korkuyorsun ? “ diye soruyorum.
Sen anlattıkça, ben gözlerinde görüyorum film şeridi gibi yaşadıklarını.. “Nasıl dayandı küçücük bedenin bunlara, nasıl bir acıyla sınandın” diyorum içimden.. Çocukluğunu büyütmek zorunda kalmışsın.. Eksik kalmış gençliğin çünkü en değerlin gitmiş.. Seni var eden. . Kalbim paramparça oluyor ve ben susuyorum..
Yıllarca herkesten sakladığın gözyaşını döküyorsun avuçlarıma.. İçin için ağlamaya başlıyorsun. “üzülme” demiyorum, diyemiyorum. Sana sadece “yanındayım” diyorum “ve istediğin sürece daima yanında olacağım.” Elimden tutup oraya götürüyorsun beni, herkesin unuttun sandığı o yere.. Gözlerinle anlatıyorsun her şeyi bir bir , ben o an ne hissettiysen kalbimde duyuyorum hepsini.. Sana sımsıkı sarılıyorum ruhumla, sımsıkı.. Yetişkin bedeninin içinde savunmasız çocukluğunu saklıyormuşsun oysa.. En çok da Şefkat ve sevgiye muhtaç..
“Yıllarca yanlış yerlerde aramışım” diyorsun.. Buruk bir şekilde gülümsüyorum.. “Haydi gel, çıkalım bu karanlıktan ben hep yanında olacağım” diyorum.. Elimi sımsıkı tutuyorsun. Gözlerin parıldıyor karanlıkta yıldızlar gibi, “Biliyorum.” diyorsun “seni ilk gördüğümde hissettim bunu..” Ellerimizle birlikte ruhumuz birleşiyor.
Güvenle ve ağır adımlarla yürüyoruz, ardımızdaki kapıyı açık bırakıyoruz hep aydınlık dolsun diye içeri.. Artık korkmaya gerek kalmasın diye. .
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Güldeniz Turaç Öz
ŞEFKAT
Zihninin karanlık odalarına ışık tutanım ben.. O karanlık odada korkuların var, kaygıların, sevmediğin yanların var yüzleşmekten kaçtığın, acıların, mabetlerin, kimseye gösteremediklerin, çocukluğun var, yalnızlığın var, derinliğin ve gerçekliğin..
Kapının önündeyim içerisi zifiri karanlık, adımlarım gayet temkinli ve yavaş yavaş ilerliyorum.. Hafifçe aralıyorum kapıyı, inan ben de tedirginim.. O yükü kaldırabilir misin, seni tutabilir miyim diye ? Usul usul ilerliyorum.. Kapıyı araladıkça yavaş yavaş ışık huzmeleri doluyor içeri.. O karanlık odada seni görüyorum, çocukluğunu-ergenliğini.. Odanın en kuytu köşesine oturmuş başını dizlerine koymuş gözlerini açmış korku ile bakıyorsun, fark edilmek istemezcesine.. Bilinmezden ne geliyor’un tedirginliği sarmış benliğini..
Şefkatle yaklaşıyorum sana, usulca “korkma benden” diyorum. Ellerimle hafifçe başını okşuyorum, Sessizce yalnızca bakıyorsun bana uzun uzun.. Yanına oturuyorum ;“ ne oldu, neden korkuyorsun ? “ diye soruyorum.
Sen anlattıkça, ben gözlerinde görüyorum film şeridi gibi yaşadıklarını.. “Nasıl dayandı küçücük bedenin bunlara, nasıl bir acıyla sınandın” diyorum içimden.. Çocukluğunu büyütmek zorunda kalmışsın.. Eksik kalmış gençliğin çünkü en değerlin gitmiş.. Seni var eden. . Kalbim paramparça oluyor ve ben susuyorum..
Yıllarca herkesten sakladığın gözyaşını döküyorsun avuçlarıma.. İçin için ağlamaya başlıyorsun. “üzülme” demiyorum, diyemiyorum. Sana sadece “yanındayım” diyorum “ve istediğin sürece daima yanında olacağım.” Elimden tutup oraya götürüyorsun beni, herkesin unuttun sandığı o yere.. Gözlerinle anlatıyorsun her şeyi bir bir , ben o an ne hissettiysen kalbimde duyuyorum hepsini.. Sana sımsıkı sarılıyorum ruhumla, sımsıkı.. Yetişkin bedeninin içinde savunmasız çocukluğunu saklıyormuşsun oysa.. En çok da Şefkat ve sevgiye muhtaç..
“Yıllarca yanlış yerlerde aramışım” diyorsun.. Buruk bir şekilde gülümsüyorum.. “Haydi gel, çıkalım bu karanlıktan ben hep yanında olacağım” diyorum.. Elimi sımsıkı tutuyorsun. Gözlerin parıldıyor karanlıkta yıldızlar gibi, “Biliyorum.” diyorsun “seni ilk gördüğümde hissettim bunu..” Ellerimizle birlikte ruhumuz birleşiyor.
Güvenle ve ağır adımlarla yürüyoruz, ardımızdaki kapıyı açık bırakıyoruz hep aydınlık dolsun diye içeri.. Artık korkmaya gerek kalmasın diye. .